Önsöz
Ufuk çok uzakta mı?
Hiç de değil!
İnsan ufuktadır, ufuk nasıl uzak olabilir?
Parlak ay ne renktir?
Mavidir; okyanus gibi, mavi, derin ve kederli.
Parlak ay nerede?
Kalbinde; onun kalbi parlak aydır.
Peki ya kılıcı?
Kılıcı elinde!
Ne tür bir kılıç bu?
Kılıcı ufuk kadar geniş ve yalnız, parlak ay kadar saf ve kederli; bir çelik parıltısıyla bile, bazı zamanlar sanki boş.
Boş mu?
Boş ve hayali, sanki hiç var olmamış gibi, ama yine de her yerde mevcut.
Ama kılıcının hızı çok hızlı görünmüyor.
Hızlı olmayan bir kılıç göklerin altında nasıl yenilmez olabilir?
Bunun nedeni kılıcının hız sınırlarını aşmış olmasıdır!
Nerede o?
Henüz dönmedi, ama kalbi çoktan kırıldı.
Dönüş yolu nerede?
Yol tam önünde.
Yolu göremiyor mu?
O yolu aramıyor.
Yani yolu bulamıyor mu?
Belki şimdi değil, ama er ya da geç bulacaktır.
Kesin olarak bulacak mı?
Kesinlikle bulacak!
Ufuk çok uzakta mı?
Hiç de değil!
İnsan ufuktadır, ufuk nasıl uzak olabilir?
Parlak ay ne renktir?
Mavidir; okyanus gibi, mavi, derin ve kederli.
Parlak ay nerede?
Kalbinde; onun kalbi parlak aydır.
Peki ya kılıcı?
Kılıcı elinde!
Ne tür bir kılıç bu?
Kılıcı ufuk kadar geniş ve yalnız, parlak ay kadar saf ve kederli; bir çelik parıltısıyla bile, bazı zamanlar sanki boş.
Boş mu?
Boş ve hayali, sanki hiç var olmamış gibi, ama yine de her yerde mevcut.
Ama kılıcının hızı çok hızlı görünmüyor.
Hızlı olmayan bir kılıç göklerin altında nasıl yenilmez olabilir?
Bunun nedeni kılıcının hız sınırlarını aşmış olmasıdır!
Nerede o?
Henüz dönmedi, ama kalbi çoktan kırıldı.
Dönüş yolu nerede?
Yol tam önünde.
Yolu göremiyor mu?
O yolu aramıyor.
Yani yolu bulamıyor mu?
Belki şimdi değil, ama er ya da geç bulacaktır.
Kesin olarak bulacak mı?
Kesinlikle bulacak!